Soru:
Sevgili Mustafa Hocam;
Sizi televizyondan
tanıma fırsatı buldum ve daha sonra youtube’den videolarınızı izleyip
daha da etkilendim; uzun uzun şeyler yazıp sizin vaktinizi almak
istemem. Ben 23 yaşında tip fakültesi öğrencisi bi kızım... Muhafazakâr
bir ailede büyüdüm ve üniversiteye gelene kadar muhafazakâr değerleri
içselleştirdim… Ancak hayatimin son iki senesinde yaşadığım birtakım
travmatik olaylar, tıp fakültesine adim atmamla bilimi yorumlama
kabiliyetimin artması, bilimsel birçok kitabı hatmetmem beni ateizme
inanılmaz yaklaştırdı… Dinlerin kültürün bir parçası olduğu, hangi
coğrafyada doğduysak ona göre bir dinimiz olduğu düşüncesi, bugüne kadar
inandığım tüm sistemi çökertti... İnandığım tüm değerlerin çökmesinin
yaşattığı bir hezeyan içindeyim... Öldükten sonra hayatin var olduğuna
inanmakta çok zorluk çeker oldum… Yazdığım maile verebileceğiniz tek bir
cümle beni inanılmaz mutlu eder...
Sevgiyle...
Cevap:
Sevgili Kardeşim, benim de sizin gibi üniversiteye adım atan evladım
var ve onun düzenini kurayım diye çabalarken maillerime bakma fırsatı
bile bulamadım, bu yüzden size geç cevap yazmamı anlayışla
karşılayacağınızı umarım.
Din konusuna gelince, İslam da dâhil
bütün dinler içine doğdukları kültürel ve toplumsal matriste
şekillenirler. Nitekim Kur'an metnini açıp yüzeysel bir okuma
yaptığınızda dahi çok yoğun Arap kültür motifleriyle karşılaşırsınız.
Hatta bunun da ötesinde peygamberin özel hayatı, diğer bütün müslüman
erkeklerden farklı olarak çok daha fazla sayıda kadınla evlenme
imtiyazına sahip olması gibi ilginç konularla da tanışırsınız. Bütün
bunlar bir yana, dinin insanın zihin ve yorum süzgecinden geçtiği andan
itibaren geçmişte ve günümüzde görüldüğü üzere basbayağı manipüle
enstrümanı gibi kullanıldığı gerçeğine de tanık olursunuz. Bütün bunlara
rağmen insan din denilen şeye hâlâ niçin inanır derseniz, her şeyden
önce insan kendi varlığı kendisine ait olmayan ve aynı zamanda kendisine
malik de bulunmayan bir varlık olduğu için inanmak durumundadır, derim.
Ama siz kalkar, ben kendime yeterim, bugün var yarın yok olacağım
gerçeğini de hiç dert etmiyorum, diyebilirsiniz. Kuşkusuz böyle bir
varoluşsal özgüvene sahip olabilirsiniz; altmış-yetmiş yıllık bir varlık
tecrübesini kendiniz için kâfi görür, sonra da mutlak yok oluştan
rahatsızlık duymayabilirsiniz; bu konuda tabii ki özgürsünüz.
Ama bana sorarsanız, ben çocukluğumdan itibaren tıpkı sizin gibi
muhafazakâr, hem de dini eğitimi şiddet yoluyla vermeyi ilke edinmiş bir
babanın evladı ve aynı zamanda nobranlık ve yobazlığın kol gezdiği bir
imam-hatip ortamında yıllarca yıpranmış, sonunda din ve dindarlardan
usanmış bir birey olarak hala Allah'a inanmak gerektiği düşüncesindeyim.
Kur'an tarihsel olduğunu, vahyin aslında ilhamdan pek farklı bir şey
olmadığını, Allah'ın sadece Arabistan coğrafyasında Muhammed'e değil,
başka coğrafyalarda ve kültürlerde sayısız tecellilerle sayısız erdemli
insana da bir şekilde vahiy gönderme inayetinde bulunduğunu savunan biri
olarak Allah'a inanmak gerektiği düşüncesindeyim. Ama burada sözünü
ettiğim inançta, Allah'ı da dini de kendilerini Allah'a ve İslam'a ya da
başka bir dine atıfla tanımlayıp konumlandıran eden insanların ya da
sözüm ona dindarların yapıp ettiklerinden bağımsız olarak, tabir caizse
Allah'ı ve dini paranteze alarak, Martin Buber'in dediği gibi "Ben ve
Sen" ilişkisi içinde saklı tutarak inanmak gerektiği kanaatindeyim. Aksi
halde sizin gibi ateizmle flörte başlamamak işten bile olmayabilir.
Benim varlık anlayışıma göre varlığımın müsebbibi ve meydana getireni,
imkânlarımın asıl sahibi ben değilim. Varlığımı önce ana-babama, onlar
da kendi ana-babalarına.... uzayıp gider ve sonunda bir noktaya gelir
düğümlenir. İşte tam bu son noktada, tabiat devinip dururken kendi
içinden taş, toprak, kaya, su derken bir de kendisini neredeyse ele
geçirecek beceriye sahip olan insan diye bir varlık meydana getirmiş
deyip ateizmi yeğleyeceksiniz ya da bizim sufilerin vahdet-i vücud ve
vahdet-i şuhud nazariyelerinde ve/veya Spinoza gibi Yahudi teologların
inanç sistemlerinde de ifade edildiği gibi, tanrı denilen üst varlık
bütün varlığı adeta nakış gibi örerek ve varlığın her bir birimine
muhteşem sanatından birer iz ve işaret bırakarak insan denen varlığı da
meydana getirmiş deyip imanı seçeceksiniz. Ben imanı seçtim, yıllarca
varlığın kökünü ve anlamını kavramak için zihnimi perişan ettim ve
geçmişte yakın çevremden din adına yaşadığım onca yıpranma ve travmaya
rağmen benim varlığımın bir asıl sahibi olduğuna, bu yüzden sahibimi
tanımamamın deyim yerindeyse nankör köpeklikten pek farkının
bulunmadığına karar verdim. Diyebilirsiniz ki madem sahibiniz Allah, o
zaman siz de onun köpeğisiniz. Amenna, ben onun kulu köpeği olmaktan
müşteki değilim. Çünkü ona kul köpek olmanın bu varlık düzleminde
iyiliği çoğaltmak, insanlarda hoşnutluk hali yaratmak için yaşamak gibi
bir ahlaki yaşantı gerektirdiğini öğrenmişim ve bu yüzden de böyle
ahlaklı köpek olmaktan hiç rahatsız değilim. Son olarak, bilimi
önemserim, ama insanoğlunun varlıkla ilgili büyük sorularına bilimin
cevap verebileceği kanaatinde değilim. Zira sizin de tahsil ettiğiniz
tıpta ömrümün yarısını boğuşarak geçirdiğim crohn gibi otoümmin
hastalıkların dahi nasıl olup bittiğine cevap bulmaktan aciz kalan bir
bilim varlıkla ilgili büyük sorulara nasıl cevap verebilir ki… Daha düne
kadar “şu hastalığın tedavisinde bu ilacı kullan” diyen, ama daha
sonra, "pardon, yanlış oldu" deyip özür dileyen bilimin bence ilacı
olsa, inanın kendi keline sürerdi, ama gel gör ki yok.
Selam ve sevgiyle, Allah'a emanet olun.
Not: Allah'a başka hiçbir sebep olmasa dahi sırf O'nun insanoğlundan
gördüğü tarifsiz nankörlüğe rağmen hala lütuf ve inayetini kesmeyecek
kadar kerem sahibi olmasından dolayı iman ederdim.
Cevap mükemmel .bu kadar mı güzel anlatılır bi mevzu
YanıtlaSilHoca son derece imani özgüven ile mükemmel anlatmış. Ağzına diline kalemine sağlık.Allah razı olsun.
YanıtlaSilbiz inandığımız içindeğil inanmak için ibadet ederiz (dücane cündioğlu )
YanıtlaSilDikkat: "sonunda din ve dindarlardan usanmış bir birey"... dindarları hadi anladık da "dinden usanmak" ne demek ya! Yazık ki ne yazık! Bir de millet bunlardan medet umuyor hoca diye!
YanıtlaSilUydurulmuş din ve dincilerden usanmış bir birey demek istedi, dili sürçtü sanırım.
SilSünnilik postuna bürünmüş sırtlan haricilerin kurduğu din hegamonyasından usandım demek istedi.
SilBence TV ekranlarında aynı şeyleri tekrarlayan ( tabir caizse geviş getiren) Kurancıların ikiyüzlü din anlayışlarından da usanmış olabilir.
SilDikkat ediyorum da bağlayıcı olan Kur'anı dikkate almayan senin gibiler(çünkü Kur'anı hayatının merkezine konumlandırmağa çalışanlarla hayvani benzetmeler yaparak aşağılamağa çalışıyorsunuz)'in hiçbir kutsal tanımadığı tek kutsallarının ise şeytan olduğu konusunda en küçük bir şüphem kalmamıştır.
Sil"hala Allah'a inanmak gerektiği düşüncesindeyim" yani başka çare yok, mecburen inanacaz diyor kısaca!
YanıtlaSil"dinden usanmak" ne demek biliyor musun ? Böyle halden anlamaz, konuşulan lisandan anlamaz, derde derman olmaktan habersiz,incelik namına kuruş değeri olmayan, kelimeleri müslüman kardeşinin etini yercesine seçip , bir şovenist edasıyla "yazık ki ne yazık ! " diye naralar atan insanların , sırf kendi çıkarları uğruna kurdukları egemenlik anlayışından usanmak demek.
YanıtlaSilAynen katılıyorum size.Bunlar dini kendi tekelinde zanneden ,memleketin dini imanı bizden sorulur diyen din holiganları. Kulun Allahla kurduğu samimi ilişkiye bile tahammül edemeyen tipler. İslam çok çekti bunlardan .Daha da çekecek gibi görünüyor. Bu tiplerden en yakın zamanda kurtulmak dileğiyle.
Silseval yıldırım elazığ
Kusura bakmayın ama ikiniz de kıvırmaya çalışmışsınız ama olmamış! Mustafa Hocaya saygı duyan biri olarak ben de bu sözlerini yadırgadım. Hatta bir videosunda "BEN ARTIK DİN MİN İŞİNDEN SOĞUDUM" demişti resmen. Keşke dil sürçmesi olsa! Ama değil maalesef! Siz de bu açık hataları taasupla savunmak yerine dikkatli ve yapıcı eleştiri yaparsanız hocamız için de faydalı olur kanaatindeyim! Çünkü açıkça "din" diyor hoca, birilerinin "din anlayışı" demiyor! Saygılar
Silhttps://youtu.be/iqBwOy4ZGzY
Silhttps://youtu.be/3oWJW-7krT4
SilHocanın mealini okuyordum. Bakara suresi 260. ayete gelince uyandım.Hz İbrahim peygamberin ölülerin nasıl diriltileceğini Allah tan göstermesini ve kalbinin rahatlamasını sağlamasını istediği yerde dört kuşun kesilip birbirine karıştırılıp dağlara atılması konusunu göstere göstere yanlış yorumlaması ve fikrine atıfta bulunduğu kişilerin kim olduklarını anlayınca hemen okumayı bıraktım.Burada da gördümki dinden soğumuş birinin " yoruma dayalı Kuran" meal kitabını okumak bizi dinden soğutabilir. Bu vesileyle merak edip izlediğim videolarındaki hoca hakkındaki kanım fikirlerinden faydalanmak gerektiği ama mutlaka hemen inanmamak kıyas yapmak gerektiğidir. Bazı konuları gereksiz yere zorluyor gibi. Hiçbir sonuca gidemeyeceği bir tarihselci felsefenin içinde ömrünü tüketecek.
YanıtlaSilAllah bizi şeytanın fısıltılarına inanmaktan korusun( hocaya hitaben değil, genel olarak yaptığım duadır). Bazı dini meselelerde "inandık" demekten başka çaremiz olmadığı gerçeğine teslim olmak zorundayız.
Saygı selamlarımla.
"Sanki bir deist gördüm!" Şaka bir yana da bunlar deizm kokan sözler gibi geldi bana. Sonra da deizm niye hortladı derler! koca prof böyle yaparsa...
YanıtlaSilSünnet ve Rasûlallah diye diye dilinde tüy biten bir hoca hakkında ne deistinden bahsediyorsun Kurancıları şiddetle eleştiren Rasûlallahın hayatını bilmeden onu Kurana yedirmeden de Kur'ân'ı anlayamayız diyen de bir hoca ve kaldı ki deizm vahiymiş ilhammış kabul etmez peygamber tanımaz ama hocanın yukarda anlatmaya çalıştığı şey çok başka. Peygamberimizin risaletini mi inkar etmiş. bilakis onusuz bir din olmıycağını bangır bangır söyleyen bir hoca Sizin bildiğiniz anlayıştan farklı diye direk deist damgasını yapıştırıyorsunuz. Kaldı ki yazısınn alt kısmında (Allah ve dini) paranteze al diyor yani Allah ve Dini ayırmıyor. Zaten bu din, din işi, dindarlardan usanma soğuma gibi kavramlara açıklık getirdiği konuşmaları var "mustafa öztürk din yorgunuyum" diye aratarak bakabilirsiniz bir de "mustafa öztürk din işinişinden soğudum derken ne demek istedi" adlı konuşmaya da bakabilirsiniz.
SilYani hepsinden anlaşılan dinin özünden Kurandan peygamberden soğuma ve usanma değil yaptığı yorumlar üzerinden insanların kendisine yaptığı ithamlardan. Din yorumlarından, ha bu arada "din konuşmaya başladığınız andan itibaren yorumdur" adlı konuşması da var.
Haşa bir peygamber gibi herkesin her söylediğinisöylediğine inanacak değiliz. Ama hocayı detaylı olarak bilmeyen kitaplarını okumamış konuşmalarını sık dinlememiş biri konuşmalarını çok rahat terse çekebilir. Teşbihte hata olmaz aama neden bu kadar farklı din yorumları var Çünkü insanlar Kurân daki ayetleri cımbızlayarak okuduğu çokça da indiği dönemden bağımsız okuduğu nuzul sebeplerini umursamadan okuduğu için. Ve kafasına göre manalar verdiği için. Ateisler neden aynı Kurandan kaç tane çelişki buluyor. Çünkü bağlamsız siyak sibaksız okuduğu için. O yüzden bir beşer olan bizim dahi konuşmalarımız da bütünlüğü içinde anlaşılmalı. En azından bir metin içindeki her satırı okunarak değerlendirme yapılmalı.
İnsanları yargılamak o kadar kolay ki. Ben mustafa hocaya hakkında insanların bilip bilmeden kafasına gore yaptığı yorumlara şahit oldukça hocayı yargılama amaçlı oldukları kanaatine vardım. Bu hoca ne demiş ne demeye çalışmışla kimse ilgilenmiyor. Ve benim gördüğüm bu sadece mustafa hocaya yapılmıyor tüm hocalara benzer şeyler benzer şekillerde yapılıyor. Kimse konuşmaların yapıp etmelerin nedenselliğini ortamını öncesini sonrasını umursamıyor.
Bu arada Tefsir çalışmalarına devam ediyor. Hoca biraz melankolik yani tepkisini koyuyor böyle şeyler söylüyor ama dini çalışma yapmaktan da geri durmuyor dediğim gibi tefsir yazıyor programlara katılıyor. Hocanın o söylemleri hep sitem.
Hz.Peygamberin(a.s.) ölüm döşeğinde sancılar içinde kıvranması hengamesinde,kendi menhus iktidar kavgalarına başlayan arap kabile liderlerinin o günden bugüne bize bıraktığı DİNİ MİRAS kesinlikle ALLAH ile irtibatlı bir miras değildir.Tüm İslam Tarihi; maalesef ki, bir trajediler (Sıffin-Cemel-Mihne-Kerbela-Harre vesair) tarihidir.Halen de aynen devam ediyor.ALLAH'ımızın muradının bu olduğunu kimse söylemez..İşte bu tarihi süreçte oluşmuş DİN'den bıkmıştır HOCA..Sadece O mu bıkmış..? Aklı başında herkes bıkmıştır.Marx DİN afyondur derken, işte bu bıkkınlığı ifade etmiştir..Ve daha binlercesi bu rezil dini anlayıştan bıkmış ve Avrupa çözümü PROTEST bir tavır ve ahlakla Laiklik temelinde çözmüş ve Kilise'nin tahakkümünden kendini kurtarmaya çalışmıştır.Darısı İslam Dünyası'nın başına diyorum..
YanıtlaSilBence de sadece İslam'ın değil, tüm dinlerin ALLAH ile irtibatı kesik gibi..
Sil