Veda Günleri Yaklaşırken
(Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK)
Sözden
Öte programımız artık sona doğru yaklaştı. Bugüne değin gerek program
esnasında, gerek mail adreslerime gönderilen sorulara imkân buldukça iyi
niyet ve samimiyetle cevap vermeye çalıştım. Birkaç program öncesinde
izah ettiğimiz, hatta aynı programda değindiğimiz konulara yönelik
mükerrer sorulara da az çok cevap vermeye çalıştım. Ancak soru-cevap
hususunda, dipten köşeden, son derece spesifik, hatta müslüman kişinin dini-ahlaki
hayatına hiçbir katkıda bulunmayan ve sadece zihinsel fantezi olarak
saklanan, aynı zamanda belli ön kabulleri doğrulama veya bizim fikrimizi
sınama kabilinden sorulara cevap vermekten hiç hazzetmedim. Tıpkı,
programın facebook sayfasında Adem Sabahyeli kullanıcı adıyla yazan bir
kişinin, “Mustafa hocaya göre sadece müslümanlar mı girecek cennete diye
iki ay önce soru sordum hala cevap yok” tarzında üstü kapalı siygaya
çekme yahut sahih itikat ölçümü yapma maksatlı soruları hiç dikkate
almadım.
Bu tarz sorular, Harp okullarına başvuran öğrencilere
mülakatta sorulan, "Senin annenin başı kapalı mı, baban sakallı mı ya da
cami cemaatından mı?” tarzında pis sorulardır. Ayrıca bu soruları
soranlardaki üslup Cibril hadisindeki üslup gibidir; hem sorar hem
cevaplar. Nitekim Sabahyeli de bize sorup da cevabını alamadığından
müşteki olduğu sorusuna, bu tarz sorular soranlardaki o bilindik naif
(!), nazik(!) ve seviyeli(!)üslupla (Mesela: “Ne diyon, ne diyorsun
peki”, gibi!) “Kim İslam’dan başka bir din ile gelirse o hüsrana
uğrayacak ayetine ne diyorsun peki” diyerekten çok kestirme biçimde
cevap vermiş. Demek ki neymiş, bu tür sorular iyi niyetli ve gerçekten
öğrenmek maksadıyla sorulan sorular değilmiş.
İşin acı tarafı şu ki
Kur’an’da bütün çağlarda tevhid inancına sahip tüm insanlar müslüman
diye isimlendirildiği, üstüne üstlük onca ayette Kur’an’ın nüzulünden
büyük memnuniyet duyan, secdeye kapanıp ağlayan Ehl-i kitaptan (Dikkat:
İmam, müezzin, murakıp, müftü değil, keşiş ve rahipten söz ediliyor) söz
edildiği halde, Kur’an’da geçen “islam” kelimesini, en iyimser tahminle
Selefi, Sünnilik din yorumunun kendisi zannederek ayet yorumlayan bir
zihniyetin temsil ettiği cahillik maalesef diz boyudur ve böyle bir
cahillik düzeyine söz anlatma imkânı da yoktur.
Şükür ki televizyon
programımız sonlanıyor ve bu sayede bize de bu kara cahiller dünyasından
uzaklaşıp biraz rahat nefes alma imkânı doğuyor. Biz burada “cahiller
dünyası” derken, muhtemelen birçok insan bunu “kahve dünyası” gibi bir
şey zannediyor; ama bu dünyanın nasıl bir dünya olduğu, her Allah’ın
günü dinî kisveli cahilliğin ürettiği kaba ve yontulmamış faşizmin
saldırısına maruz kalınca anlaşılıyor.
Bizi seven veya en azından
“Ne diyor” kulak veren bütün herkese can-ı gönülden selam, hürmet ve
muhabbetle… Rabbim, İslam dünyasındaki yaygın bağnazlık, yobazlık,
cehaletten müşteki olup yüreği sızlayan tüm müslümanlara sabır, gayret
ve tahammül bahşetsin!
Ben hocami televizyon programi sayesinde tanidim ve ilminden istifade ettim. Su anda kitaplarini okuyorum. Emegine saglik. Allah razi olsun.
YanıtlaSilCan hocam, keşke bu pis soruları ve soranları kale almayaydın. Her cumartesi gözüm ekranda .Yeriniz çok belli...
YanıtlaSilMustafa Hocamıza selam ve sevgilerimizle. Kendisinin ve konuklarının ilminden ve bilgisinden Sözden Öte programı vesilesiyle bir nebze dahi olsa faydalandık. Gönül isterdi ki devam etsin ancak bu hocamızı sanırım ziyadesiyle yoruyordu. Her hafta İstanbul'a git gel onca akademik çalışma arasında kolay bir iş değil. İlerleyen dönemlerde kendisini tekrar görmeyi niyaz ederim.
YanıtlaSil