Sözden Öte | Veda Günleri Yaklaşırken | Mayıs 2015

Veda Günleri Yaklaşırken

(Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK)

Sözden Öte programımız artık sona doğru yaklaştı. Bugüne değin gerek program esnasında, gerek mail adreslerime gönderilen sorulara imkân buldukça iyi niyet ve samimiyetle cevap vermeye çalıştım. Birkaç program öncesinde izah ettiğimiz, hatta aynı programda değindiğimiz konulara yönelik mükerrer sorulara da az çok cevap vermeye çalıştım. Ancak soru-cevap hususunda, dipten köşeden, son derece spesifik, hatta müslüman kişinin dini-ahlaki hayatına hiçbir katkıda bulunmayan ve sadece zihinsel fantezi olarak saklanan, aynı zamanda belli ön kabulleri doğrulama veya bizim fikrimizi sınama kabilinden sorulara cevap vermekten hiç hazzetmedim. Tıpkı, programın facebook sayfasında Adem Sabahyeli kullanıcı adıyla yazan bir kişinin, “Mustafa hocaya göre sadece müslümanlar mı girecek cennete diye iki ay önce soru sordum hala cevap yok” tarzında üstü kapalı siygaya çekme yahut sahih itikat ölçümü yapma maksatlı soruları hiç dikkate almadım.

Bu tarz sorular, Harp okullarına başvuran öğrencilere mülakatta sorulan, "Senin annenin başı kapalı mı, baban sakallı mı ya da cami cemaatından mı?” tarzında pis sorulardır. Ayrıca bu soruları soranlardaki üslup Cibril hadisindeki üslup gibidir; hem sorar hem cevaplar. Nitekim Sabahyeli de bize sorup da cevabını alamadığından müşteki olduğu sorusuna, bu tarz sorular soranlardaki o bilindik naif (!), nazik(!) ve seviyeli(!)üslupla (Mesela: “Ne diyon, ne diyorsun peki”, gibi!) “Kim İslam’dan başka bir din ile gelirse o hüsrana uğrayacak ayetine ne diyorsun peki” diyerekten çok kestirme biçimde cevap vermiş. Demek ki neymiş, bu tür sorular iyi niyetli ve gerçekten öğrenmek maksadıyla sorulan sorular değilmiş.


İşin acı tarafı şu ki Kur’an’da bütün çağlarda tevhid inancına sahip tüm insanlar müslüman diye isimlendirildiği, üstüne üstlük onca ayette Kur’an’ın nüzulünden büyük memnuniyet duyan, secdeye kapanıp ağlayan Ehl-i kitaptan (Dikkat: İmam, müezzin, murakıp, müftü değil, keşiş ve rahipten söz ediliyor) söz edildiği halde, Kur’an’da geçen “islam” kelimesini, en iyimser tahminle Selefi, Sünnilik din yorumunun kendisi zannederek ayet yorumlayan bir zihniyetin temsil ettiği cahillik maalesef diz boyudur ve böyle bir cahillik düzeyine söz anlatma imkânı da yoktur.


Şükür ki televizyon programımız sonlanıyor ve bu sayede bize de bu kara cahiller dünyasından uzaklaşıp biraz rahat nefes alma imkânı doğuyor. Biz burada “cahiller dünyası” derken, muhtemelen birçok insan bunu “kahve dünyası” gibi bir şey zannediyor; ama bu dünyanın nasıl bir dünya olduğu, her Allah’ın günü dinî kisveli cahilliğin ürettiği kaba ve yontulmamış faşizmin saldırısına maruz kalınca anlaşılıyor.


Bizi seven veya en azından “Ne diyor” kulak veren bütün herkese can-ı gönülden selam, hürmet ve muhabbetle… Rabbim, İslam dünyasındaki yaygın bağnazlık, yobazlık, cehaletten müşteki olup yüreği sızlayan tüm müslümanlara sabır, gayret ve tahammül bahşetsin!

3 yorum:

  1. Ben hocami televizyon programi sayesinde tanidim ve ilminden istifade ettim. Su anda kitaplarini okuyorum. Emegine saglik. Allah razi olsun.

    YanıtlaSil
  2. Can hocam, keşke bu pis soruları ve soranları kale almayaydın. Her cumartesi gözüm ekranda .Yeriniz çok belli...

    YanıtlaSil
  3. Mustafa Hocamıza selam ve sevgilerimizle. Kendisinin ve konuklarının ilminden ve bilgisinden Sözden Öte programı vesilesiyle bir nebze dahi olsa faydalandık. Gönül isterdi ki devam etsin ancak bu hocamızı sanırım ziyadesiyle yoruyordu. Her hafta İstanbul'a git gel onca akademik çalışma arasında kolay bir iş değil. İlerleyen dönemlerde kendisini tekrar görmeyi niyaz ederim.

    YanıtlaSil