13.03.2015
Edep Timsali ve Tasavvuf İrfanındaki Nezaketin temessül Etmiş Şekli Olan “Vaizimiz”in bilgisine
Bizim vaiz belli ki hiç hız kesmemiş,
dergisinin yeni sayısında yine döktürüvermiş; efendim, neymiş, biz ona
iftira atmışız, ama bu iftirayı o gün bugündür kanıtlayamamışız; haliyle
müfteri olup çıkmışız. Allah aşkına bu nasıl bir pervasızlık; “Mustafa Öztürk, Kur’an’ı yere fırlattı, diye tanıklık et”
diye telefonda konuştuğu kişinin adını, o kişi isminin duyulmasından
rahatsız olduğunu bildirdiği için bizim bu konuda susmamızı fırsat
bilerek, sanki bu iğrenç işi yapmamış gibi konuşması acaba
terbiyesizliğin hangi türüne girer. Üstüne üstlük, kendisini bir
tasavvuf geleneğine izafe eden bu şahıs acaba kendi başına kaldığında, “Ben bu car car eden üslubumla, tasavvuf irfanının naiflik ve nezaketinden ne çok nasiplenmişim(!)” diye hiç muhasebe eder midir?
Son yazısında, “Efendim, Öztürk
Haricilerin sloganıyla ilgili olarak bir ayet yazmış, onu da
“ini’l-hükmü illa lillah” yerine “la hükme illa lillah” diye yanlış yazmış, yine İbnü’l-Müneyyir’in Zemahşeri’ye yönelik ifadesindeki “ehhele ubeydehu” lafzını “abihedu”
–kaldı ki bu lafız bazı neşirlerde abdehu şeklinde de geçmekte- diye
yanlış yazmış, haliyle bu adam Arapçadan bile büsbütün bihabermiş.
Gördünüz mü, ne çok iş olmuş…
Vaiz efendi, sen onca meşguliyetimin
arasında en fazla çorbama düşen sinek mesabesinde bir yer işgal
ettiğinden tıpkı an itibariyle olduğu gibi, seninle ilgili satırları
defaten ve irticalen yazmakla sınırlı bir zamanımı çalma hakkına
sahipsin. Bu yüzden, böyle hatalar ve yanlışlarla maalesef idare
edeceksin. Bu arada Arapça kaynaklarda sıkıntı çektiğimiz, yanlış mana
verdiğimiz yerler de olmaz mı olur. Bu da insan olmanın gayet doğal bir
sonucudur. Ama sen hep Arapça olsan, bütün hadis metinlerini hıfzında
tutsan dahi bu car car eden çirkin üslubunla senden ne köy olur ne
kasaba. Olsa olsa efektli, ekolu, tasannulu bir hitabet tarzıyla, “Beni
daha fazla fark eden yok muuu; ben şöhret olmak istiyorum; bu yüzden de
bütün sermayemi halkın genelinde ciddi bir karşılığı olan Ehl-i sünnet
merkezli gelenekçi muhafazakârlığa yatırıyorum?” diye bas bas
bağıran birisin. Böyle biri olduğundandır ki Necip Fazıl’dan merhum
Erbakan, Anadolu gençlik ve AK partiye, Seyyid Kutub’tan tasavvufa kadar
her tarafın parsasını toplamanın peşindesin. Aferin vaizim, âleme ibret
olacak düzeydeki şu edepli halinle böyle devam et, çok iyi gidiyorsun.
Ama emin ol, her gün olduğu gibi bugün de çalışmaktan yorulmuşken, sana
yazdığım bu birkaç satırla keyif alıp kendime geldim; inan artık benim
için stres topu mesabesindesin. Bu yüzden, sen hep yazıver böyle, biz de
biraz stres atıp kendimize gelelim.
Kaynak:https://serdargunes.wordpress.com/2015/03/13/mustafa-ozturk-pe-re-feden-edep-timsali-ve-irfani-nezaketin-temessul-etmis-sekli-olan-vaizime/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder