Dem Söyleşi



Söyleşiden Bir Kesit

"Bu son 10-20 yıllık zaman dilimi içerisinde Kur’an, tefsir, İslamî ilimler dediğinizde en sık duyduğunuz tâbir Kur’an’ı anlamaktır. Ben bıktım bu tâbirden. Benim bu konuda size soru şeklinde tevcih edeceğim ve sizin de düşünmenizi istediğim bir husus var. Kur’an’ı anlamak derken - anlamak kelimesi tırnak içinde- kastınız ne? Anlamak istiyorum derken neyi amaçlıyorsun, neyi anlamak istiyorsun? İki tane soru var burada. Bir; ben iyi Müslüman olmak istiyorum. Bu konuda size diyebilirim ki Kuran’da bugüne kadar anlaşılmamış olup sizin çabanızla açıklığa kavuşup anlaşılacak tek bir husus yoktur. Her şey yeterince anlaşılmıştır. Bu konuda dönüp dönüp sil baştan tefsir yapmanın iyi Müslüman olma yolunda laf-u güzaftan, nafile bir uğraştan başka karşılığı yoktur.

İyi müslümanlık neye tekabül eder zihnimizde? Vicdanlı, ahlaklı, dürüst, adalet duygusu olan, merhametli, elinde varsa olmayanla paylaşabilen, “toprağın altı vardır” inancını yüreğinde taşıyan, dolayısıyla yarın bir gün aldığımız her nefesin hesabı ALLAH huzurunda verilecektir diye inanan hayatını bu titizlikle yaşayan bilinç. Bu mu? Bu. Neyi bilmiyoruz? Gıybeti mi bilmiyoruz, yalancı şahitliği mi bilmiyoruz, “infak nedir”i mi bilmiyoruz, Salih amelin ne olduğunu mu bilmiyoruz? Neyi bilmiyoruz? “Yâ eyyuhellezîne âmenû enfikû min tayyibâti mâ kesebtum” ayeti ne diyor; kazandığınız nimetlerden Allah yolunda şöyle dişe dokunur cinsten, kalitelisinden infak edin. Şimdi bunun ne dediğini anlamak için Keşşâf okumaya ne hacet var? Şurada birisi geldi, “öğrenciler ev kurmuşlar yeni açılmış hocam şuraya yardım edelim” deyince “bozuk param da yok ki” dedikten sonra, siz dönüp dolaşıp sürekli tefsir okusanız ne işe yarar. Gözünüzü kırpmadan ilk elinize geleni verin, bu kadar basit.

Ümmet-i Muhammed 54 farz diye bir şey icat etmiş. “Aslında 354’tü ama size biraz daha uygun olsun diye biz bunu 54’e çektik” değil. Kur’an-ı Kerim’i de hakikaten böyle sıksanız “blender”da 54 farz çıkıyor. Bu da A4 kağıdında arka önlü bir sayfa eder, bir yaprak. Bakın orada gıybetten desiseden tecessüsten yani ahlakî faziletten tutunu imandan çıkın toplamı bu. Bu eskiden köylü damat adayına sorulan cevabı verildiğinde nikâhı kıyılan şartlar. Bunun için neyin tefsirini yapıp neyi anlayacaksınız?

Sonuç, ümmetin keşfettiği Amerika gerçekten doğru Amerika, yani yeniden keşfe çıkmayın. “Yok hocam onu anladım, ben zaten o konuda büyük bir çaba ve samimiyetle müslümanlığıma biraz daha duyarlılık katmaya, iki günümün eşit olmamasına zaten özen gösteriyorum ama bir entelektüel faaliyet, bir ilmî uğraş alanı olarak da Kur’an’ı anlamak istiyorum” dediniz değil mi? Buna da amenna. Birinci anlamı hepimizin ortak sorunudur. Anlama değil zaten malumumuz olanı hayatımıza taşımayı göze alabilme, bu fedakârlığı ortaya koyabilme sıkıntımız var, bunu aşmak bizim kişisel sorunumuz. Mesela sigaraya müptela bir adamın sigarayı bırakma kararlılığı gibi bir şeydir bu anlamda Kur’an’ı anlamak. Teheccüde kalkılır, “fetecehhed bihi” de dedi. Bu emr-i hâzır, falan filan, işte bu peygambere emirdir, bize tavsiyedir… Ya bırak bu geyikleri saati kur kalk işte bitti. Bu kadar. Gelelim ikinci anlamaya, ben ilmi anlamda kastettim diyorsanız…."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder